Haber

Mustafa Destici’den sert tepki: Meral Akşener Türk milliyetçisi değil

Türkiye’nin gelecek yüzyılının yönünü belirleyecek olan seçimlere 3 gün kaldı. Kritik seçimde Cumhur İttifakı’na katılmak Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, birkaç gün önce Haber7onun stüdyosunda Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşlisorularını yanıtladı.

Devam eden seçim çalışmalarından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ErdoğanDüzenlediği büyük İstanbul mitingine kadar birçok konuda çarpıcı açıklamalarda bulunan Destici. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve ÂLÂ Partisi HDP ile aynı masada oturuyor. Destici, Akşener’in DÜZGÜN Partisi’nin kuruluşunda milliyetçiliği ve idealizmi kötüye kullandığını belirtti. “Şimdi geldikleri noktada bunu daha önce de söyledim. Meral Akşener Türk milliyetçisi değildir. Meral Akşener’in partisi Türk milliyetçisi olmadığı gibi milliyetçilerin partisi de değildir.”söz konusu.

İşte Destici ile yaptığımız röportaj;

“YÜKSEK TEMPO İÇİNDEYİZ”

Seçim kampanyaları nasıl gidiyor? Sandıktan nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?

Yoğun bir çalışma temposundayız. Son 3 gün. Genel Lider olduğum için hem adayı olduğum İstanbul 1. Bölge için hem de genel olarak çok güzel çalışmalar içindeyiz. Tabii ki İstanbul 1. ve 2. bölgelerde, şehir dışında da çalışmalarımıza devam ediyoruz. Zaten 3 Mayıs’a kadar açılışlar ücretsizdi ve Cumhurbaşkanımızla eşleşip programlara katıldık. Sarsıntı alanı, diğer TCG Anadolu’nun yeni nesil Deniz Kuvvetleri’ne teslimi ile başlayan ziyaretlerimiz

Altay Tankının Kara Kuvvetlerine teslimi, Sakarya Gaz Sahasındaki doğal gazın şebekeye bağlanması, boşaltılması gibi ‘sayısız’ diyeceğimiz hizmet ve yatırımların açılışına da katıldık. Gruptan TOGG. Tabii şu anda sadece seçim bölgelerine odaklandık. Bugünkü programımdan bahsedeyim. Bugün erken saatlerde, bir TV şovunu canlı yayınladım. Oradan Ümraniye’ye gittik ve Sivaslı kardeşlerimizle görüştük. Ardından Sancaktepe’de 2 bin kişinin çalıştığı bir dokuma fabrikasını ziyaret ettik. Personel abilerimizle bir toplantıya geldik. sonra Maltepe’ye gittik ve orada miting yaptık. Şimdi buradayız. Ardından Samsunlular akşam yemeğinde buluşacak ve Üsküdar’da gençlik buluşması yapacağız. Daha sonra bir televizyon kanalında canlı yayında programı kapatacağız. Yarın sabahtan itibaren çalışmalarımıza Ankara’da devam edeceğiz.

Yoğun bir tempo ile devam ediyorsunuz. Hafta sonu Atatürk Havalimanı’nda yaklaşık 2 milyon kişinin katıldığı söylenen bir miting düzenlediniz. Gözlemleriniz nelerdir?

Miting harikaydı. Ben mitinge biraz geç kaldım. Miting alanına giderken inanılmaz bir kalabalık vardı. Yoldaki kalabalık hala mitinge gitmeye çalışıyordu. O sırada Cumhurbaşkanımız konuşmaya başladı. Trafiğin yoğunluğundan dolayı Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmaya başladıktan sonra miting alanına geçebildim. Nitekim perona geldiğimde o kalabalığı gördüm. Gördüğün her yer bir insan kalabalığıydı. Milyonlarca arkadaşımız oradaydı. Cumhur İttifakı, AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Büyük Birlik Partisi ve Refah Partisi’ne mensup vatandaşlarımız oradaydı. Tam bir birlik havası vardı. Bir şenlik havası vardı. Tabii bu bize büyük moral, motivasyon ve güç verdi. 7’li masayı korkuttu ve korkuttu. Sadece onlar değil. Arkalarında olan ve onlara destek olan ABD, İngiltere ve bazı AB üyesi ülkeler, yani ‘Türkiye’de Cumhur İttifakı kaybetsin, Recep Tayyip Erdoğan gitsin’ diyenler büyük bir korkuya kapıldılar. Pazar günkü mitingi 14 Mayıs’ta yaşayacağımız zaferin ayak sesleri olarak görüyorum.

Aslında geçtiğimiz aya baktığımızda seçim süreci başladığından beri ciddi bir yükseliş trendi var. Hem Cumhurbaşkanımızın oylarında hem de Cumhur İttifakımızın oylarında. Bugün bu oranlar zirve yaptı. Şimdi de Cumhurbaşkanımızın oyu yüzde 49’u geçti.

Yurt dışından beklentimiz bu. Geçen yıllar bize o +1 puanı da gösteriyor. Yurt dışında kullanılan oyların toplamı ise ortalama yüzde 2,5’a tekabül ediyor. Bunun %1,5’i Cumhur İttifakı tarafından alınır. Kalan yüzde 1 ise 7’lik masa alıyor. Tabii ki oradaki en büyük katkı PKK ve onun siyasi kolu HDP ya da Yeşil Sol’dur. Çünkü geçen yıl yabancı oylara baktığımızda AK Parti’den sonra en çok oyu HDP aldı. Sıra CHP’ye geliyor. Bunları göz önünde bulundurduğumuzda lehimize yüzde 1 oyu var. O oranı da eklediğimizde oy oranımız yüzde 50’yi geçiyor. Elbette bu artış son günlerde de devam edecek.

Cumhurbaşkanımızın yüzde 51’in üzerinde oy alacağına ve ilk turda seçileceğine inanıyorum. Sahadaki tespitlerim de bu yönde.

“İSTANBUL AVM 7’Lİ PAKET TABLOSUNUN ÇÖKÜŞÜNE NEDEN OLDU”

Son günlerde bölgede tansiyonun yükseldiğini görüyoruz. Zaman zaman provokatif olaylara da tanık oluyoruz. Bunun örneği Erzurum’da da yaşandı. Gaziantep’te CHP örgütlerinden bir isim silah çekerek ateş etti. Bir gerilim havası var. Pervin Buldan’ın açıklaması “Son 5 günde olacaklardan siz sorumlusunuz” oldu. Tüm bunları karşı tarafın kaybedeceğini anlamak olarak mı yorumluyorsunuz?

Paniklediler. Özellikle 7’li tablonun İstanbul rallisi adeta çöküşe neden oldu. Onlar için bir fiyaskoydu. Katılım beklentilerin oldukça altında gerçekleşti. Hemen ertesi gün Cumhur İttifakı toplantısına kendi katılımlarının 3-5 katı olan katılım onları paniğe kaptırdı ve provokatif eylemlerde bulunmaya sevk etti.

Kılıçdaroğlu daha önce orada miting yapmak istiyor. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın miting yaptığı alan gösteriliyor (Valilik belirlemiş). İl Teşkilatımızdan aldığım bilgiler; Tabii alan çok büyük olduğu için mitingi yapmaktan vazgeçtiler. Bu kez İmamoğlu gitti ve İmamoğlu’na yerde miting yapmak isterse normal miting yerinde yapabileceği söylendi. İstedikleri yerin güvenlik açısından mümkün olmadığı belirtildi. Ama sonra ‘Tamam miting yapmayacağız, sadece esnafı ziyaret edeceğiz, halkı selamlayacağız’ dediler (Valiliğe böyle bir bildirimde bulundular).

Daha önce talep etmelerine rağmen Valiliğin uygun bulmadığı bir alanda korsan bir şekilde miting düzenlemeye çalıştılar. Kimden gelirse gelsin şiddetin her türlüsüne elbette karşıyız. Bu kısmı ayırarak söylüyorum, İmamoğlu burada tam bir provokasyon yaptı. Hatta bilerek yaptı. Bence bunu ekibi planladı. Cumhur İttifakımızı ve Cumhurbaşkanımızı, Erzurum Valisini, İçişleri Bakanını, polisleri suçlayarak mağduriyet alanı oluşturmaya çalıştı. Ama bu milletimizin nezdinde karşılık bulmadı.

Tabii Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve diğerleri de arka arkaya açıklama yaptı. Bir maçın ardından sanki kulüp başkanı zaferle dönüyormuş gibi bir kutlama yaptılar. Her konuyu istismar ettikleri gibi bu konuyu da istismar ettiler.

AK Parti üyeleri Gaziantep, İzmir ve diğer illerde saldırıya uğradı. İşte bu noktada Kılıçdaroğlu’nun, Akşener’in ya da diğerlerinin kınama cezası alıp almadığını görmedik. Yani buradaki amaç farklı. Seçime giderken kaos ortamı yaratarak buradan yardım umarlar ama devletimiz ve milletimiz yüzüstü bırakmıştır.

“ABD İMAMOĞLU’NU ADAY İSTEDİ”

Erkem İmamoğlu’nun daha önce de benzer hamleleri olmuştu. İmamoğlu CHP Genel Başkanlığı için oynuyor diyebilir miyiz?

Ekrem İmamoğlu bu adaylık sürecinde yutkunarak Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabul etti. Başka bir deyişle, mecburiyetten kabul etti. Yoksa Başkan olmak istediği çok açıktı. Ve ABD onu aday olarak istiyordu. Ama Kılıçdaroğlu aday olunca “Erdoğan’a kim karşı?”onu desteklemeye karar verdi.

Elbette bu noktada Kılıçdaroğlu kaybederse (ki kaybedecek) İmamoğlu bundan sonraki seçimlerde ne CHP Genel Başkanlığı ne de Cumhurbaşkanlığı adaylığından taviz vermeyecek.

Öte yandan CHP için de benzer bir duygu içindeyim: Atatürk mezarından kalksa bile bu delege yapısıyla CHP’yi Kılıçdaroğlu’nun elinden alamaz. Ancak buna katılmıyorum. Yani sonunda öyle bir durum ortaya çıkıyor ki delege yazarsanız başkasına oy verebilir. Bu tamamen Kılıçdaroğlu’nun bu seçimdeki oyununa bağlı.

“BAZI ŞEHİRLER ÇİZMEMELİ”

Sözcü ve Cumhuriyet Gazetesi, “Taş atan değil gönül yapan kazanacak” manşetiyle gündeme geldi. Sonra bu olaylar ya da Kandil’den gelen mesajlar var. Bu konuya nasıl bakıyorsunuz?

Öncelikle şunu görmeniz gerekiyor. Erzurum’da Ekrem İmamoğlu’na veya mitinge katılanlara yönelik planlı, programlı bir saldırı yok. Oradaki teşkilatımızdan aldığımız bilgiler bu tarafta. Aslında, doğal bir reaksiyon gelişir. Erzurum halkı çoğunlukla milliyetçi ve vatanseverdir. Bundan dolayı o bölgenin zorluklarını biliyorlar. Bu nedenle PKK’lılarla işbirliği yapanlara meydanı bırakmıyorlar. Bunu söylediğimizde sanki şiddeti savunuyormuşuz gibi manşetlere çıkardılar. Hayır, şiddeti savunmuyoruz ama doğal olarak gelişen refleksler var. Yani Erzurum’a gidip bunu yaparsanız Erzurum tepki gösterir. Trabzon’daki tek örneği gösteriyor. Bazı illerimiz bu konuda hassas. Onları çizmemelisin.

Ama diyelim ki Ekrem İmamoğlu bunu İzmir’de ya da benzer bir gelecekte yapsaydı böyle bir tepki olmazdı. Van’da yaptığınız zafer işaretini Erzurum’da yapamazsınız. Bunların üzerinden bilerek geçerseniz bu tür olaylarda yanılmazsınız. Dönüp aynaya bakacaksın, yanılıyorsun. Hatanın kendisi İmamoğlu’dur. Suçlu, İmamoğlu’nu oraya götüren ve kasten orada bu tür provokatif olayların yaşanmasına sebep olanlardır. Gündem oluşturmaya, Cumhur İttifakı İstanbul Toplantısı’na gölge düşürmeye çalıştılar.

“BU İSİM SİYASİ DOLANDIRICIDIR”

Ekrem İmamoğlu, Van’da ‘Selahattin Demirtaş’a özgürlük’ çağrısında bulundu. Eşi de zafer işareti yaptı. Bugün Trabzon’da bunların hiçbirini söylemeyecek. Bu bağlamda Türkiye’nin farklı illerinde farklı bir siyasi dilin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu sadece ikiyüzlülük değil, buna siyasi dolandırıcılık deniyor. Milleti kandırıyor, adı milleti kandırıyor. Yüreğin yetiyorsa Van’da söylediklerini Trabzon’da da söylersin. Ya da Trabzon’da söylediklerini Van’da söyleyebilirsin. Bunu yapıyoruz. Gittiğimiz her ilde ilkeli bir siyaset ve benzeri şeylerden bahsediyoruz. Bunlar ilkesizdir. Bakalım Trabzon’da HDP bayraklarını dalgalandırsın, eşiyle zafer işareti yapsın. Yapabilecek mi? Hayır. Orada milliyetçilik yapmaya çalışacak. Yani nabızla kıyaslandığında şerbet.
Ama milletimiz her şeyi görüyor. Kılıçdaroğlu ile 6. masanın 7. ortakla işbirliği çok net. Saklamıyorlar. Kandil’den her gün Kılıçdaroğlu’nu destekleyen açıklamalar geliyor.

Kılıçdaroğlu pervasızca “Yerel yönetimlere özerklik getireceğim” demiyor mu? Diyor. PYD Kuzey Suriye’de obur olsun demiyor mu? Diyor. Tıpkı Van’da yaptığı gibi Demirtaş dahil tüm teröristleri serbest bırakacağını söylüyor. Hatta HDP ile kapalı kapılar ardında yaptığı görüşmede Apo’yu serbest bırakacağını söyledi. Sırrı Sakık da bunu açıkladı. Peki tüm bunlar olurken Meral Akşener neden ses çıkarmıyor? Davutoğlu neden ses çıkarmıyor? Ali Babacan, Temel Karamollaoğlu ve diğerleri neden ses çıkarmıyor? Nereden? Çünkü onların da beklentileri var.

Kıçdaroğlu, HDP’nin oyu ile cumhurbaşkanı seçilme hayali kurarken, Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu, Babacan ve diğerleri de destekleriyle cumhurbaşkanı yardımcısı olmayı bekliyor. Seçimi kazandıklarını sanıyorlar ve bir bakanlık almayı bekliyorlar. E milletvekili adayı da değillerdi. “Kılıçdaroğlu’na bir oy, Akşener’e bir oy” dedikleri gibi. İyi ki aday değilsin. İnsanlar size nerede oy verecek? Burada PKK’nın kendisine verdiği desteği reddedemezler. Çünkü burada kazanmayı umuyorlar.

Peki PKK ve HDP bu desteği bedava mı veriyor? Son seçimde CHP’nin adayı Muharrem İnce’ye neden takviye vermedi? Çünkü bu seçimde Kılıçdaroğlu onlara, “Size söz veriyorum, gelirsem özerklik vereceğim. Kuzey Suriye’de ABD destekli terör devletinin (PKK-PYD-YPG) kurulmasına izin vereceğim. Kaldıracağım” dedi. Apo ve Demirtaş dahil tüm tutuklu teröristler, Yurtdışı ve Kandil.” İçinde olanları affedip Türkiye’ye dönmelerini sağlayacağım.”

Bu yüzden Kılıçdaroğlu’nu destekliyorlar. Ve sonra Başkan Yardımcılığı ofisini alamayacaklar mı? Yani 0,5 oyla Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlık Cumhurbaşkanlığı yardımcılığını alırken, HDP 10-20 katı oyla Cumhurbaşkanlığı yardımcılığını alamayacak mı? Yani Kılıçdaroğlu’nun hedefi Selahattin Demirtaş’ı görevden alıp, Başkan Yardımcısı yapmaktır. Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ı Bakan yapmak.

Ve bunlar söylendi, bu sözler verildi ama artık anlatılmıyor. Nereden? 1- Millet tepki gösterecek ve oyları düşecek. 2- Yani efendim kendi masasındaki karşı partinin genel başkanları istemeden tepki vermek zorunda kalacak çünkü tabanlarından kendilerine bir tepki gelecek.

Muhtemel bir seçim zaferinde buna cesaret edebilirler mi efendim?

-Şu anda seçimden önce özerklik getireceğim diyen Kılıçdaroğlu, PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde devlet kurmasına izin vereceğim diyen Kılıçdaroğlu, Demirtaş dahil tüm teröristleri tasfiye edeceğim diyen Kılıçdaroğlu, bunu yapıyor. Seçimden sonra bunları yapmayacağını düşünmüyor musunuz? Bunların hepsini yapar. Çünkü Kılıçdaroğlu onun için destekleniyor. Şimdi bunun karşılığında PKK ve HDP neyi destekliyor? Amerika karşılığında neyi destekliyor? Sadece bu mu? Tabii Amerika’nın başka talepleri de var.

“SEÇİMİ KAZANDIRIRLARSA TERÖR HALİNE İZİN VERİRLER”

Elbette başka talepler de var. Efendim tam da bu meçhul pazarlıklara gelirken ben de buradan sormak istiyorum; Özellikle batılı ülkelerle sıcak işbirliği yönünde çok net mesajlar var. Kemal Kılıçdaroğlu ‘Yüzümüzü batıya çevireceğiz’ diyor. Ünal Çeviköz yaptığı açıklamada; ‘İktidara gelirsek Kıbrıs’tan Türk askerlerini çıkarırız’ böyle bir vaatti. Elbette batıya verilen sözler var.

Sadece Kıbrıs’tan değil Osman Bey, Azerbaycan’la da işbirliğine son verecekler. Ermenistan ile anlaşacaklar. Kuzey Suriye’deki varlığımızı geri çekecekler. Orada terör devleti kurulmasına izin verecekler. Libya’daki askeri varlığımıza da son verecekler. Çünkü ABD’de bunu çok istiyor. Batı bunu çok istiyor. Ege’de Yunan tezlerini kabul edecekler. Bunu ben söylemiyorum, Mitsotakis söylüyor. 15 Mayıs’tan sonra Türkiye’ye yeni stratejik saldırılar yapacağız diyor. Biden şarkı söylüyor, İngiltere şarkı söylüyor, The Economist yazıyor. Yani bütün bunları çok net ve net bir şekilde görüyoruz ve çok zarif bir şekilde milletimize anlatıyoruz ve anlatmaya da devam edeceğiz. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı gündeme gelince bana bir soru sordular; Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı için sizin için güçlü bir aday mı? Sorun bizim için aday değil, Türkiye için tehlikeli aday dedim. Çünkü bütün bunların sözlerini kendisi vermiş gibi görünüyor ve Kılıçdaroğlu’nun şu anki durumu, durumu ve görüşü bunları yapacak durumda. Çünkü bildiğiniz gibi PKK’nın en üst yönü solcu Marksist-Leninist bir gruptur. Kılıçdaroğlu elbette eski sol tüfeklerden biridir. Peki sadece HDP ve PKK PKK ile anlaşamadı, DEAŞ da KPC ile anlaştı efendim.

FETÖ ile de anlaşma yaptı.

Tabii ondan sonra FETÖ var, ardından DEAŞ KPC ve siyasi uzantıları var. MKLP var. Savcımız Mehmet Selim Kiraz’ın katillerinin bir örgütü ve siyasi uzantıları vardır. TİP’li olan da var, TİP’siz olan da. Hepsiyle anlaştı.

-Kara pazarlık var diyorsun.

-Tabi onlarla birlikte yürüyorlar ve hepsi aday göstermeden Kılıçdaroğlu’nun üslerini ilan ettiler. Dolayısıyla Türkiye için tehlikeli bir adaydır. Üstelik bütün bu terör ve terör örgütlerine verdikleri tavizlerden sonra mezhepçidirler. Etnisite yapıyor. Bunlar Türkiye’ye büyük zarar veriyor. Bunlar Türkiye’de daha önce de denendi, özellikle 80’ler öncesinde büyük çalkantılara sebep olundu, Alevi-Sünni adı altında sağcı-solcu adı altında onlarca insan hayatını kaybetti, vatanlarından sürüldü, düşmanlık yaratıldı. Aleviler ve Sünniler ortasında oluşturulmaya çalışılmıştır. Kılıçdaroğlu şimdi bu külü, bu ateşi yeniden alevlendirmeye çalışıyor. Kürtlerle nasıl bir sorunumuz olabilir? Bütün Kürtlerin terörist ilan edildiğini söylüyor. Biz Kürtlerle bin yıldır kardeşiz, kız alıp doğurduk, etle tırnakla soydaş olduk, kanımız birbirine karıştı. Bütün Kürtleri terörist olarak görmeleri ne anlama geliyor? Kimi terörist görüyoruz? Terör örgütü mensupları ve ona güvenenler. Bunu açıkça söyleyen HDP’dir ve onun bir uzantısıdır. Bunu söylüyoruz.

“BİZE NÜKLEER SANTRALİ YILLARCA KURMADILAR”

Efendim, özellikle Avrupa ülkelerinde terör örgütlerine karşı çıkan gruplar üzerinden Türkiye dizayn edilmeye çalışılıyor. Burada ne bileyim o örgütler destekleniyor ve iktidar yanlısı kimse toplantı yapmasa bile terör örgütleri rahatlıkla toplantı yapabiliyor. Avrupa parlamentosunda ağırlandığını bile gördük. Tabii ki Türkiye’ye karşı bir hareket çıkarmaya çalışıyorlar. Sanki bu, Türkiye’nin kendi uyanışı dışında olduğu için Türkiye’yi yeniden hizaya getirmek için mi yapılıyor?

Yüzde yüz. Yani Türkiye hem kendi sözlerinizin ardından çıktı hem de sağlam adımlar atmaya başladı. Yani yatırımlar yaptı, üretim yaptı, denizlerdeki gazı çıkarmaya başladı, dağlardaki petrolü çıkarmaya başladı, nükleer santral kurdu. Bak Osman, onlarca yıldır nükleer santral yapmamıza izin vermiyorlar. Yani Avrupa kökenli bazı vakıf ve kuruluşlar bu sol gruplara para vermemiş, desteklemiş ve çiçek böcek adı altında doğaseverlik, çevrecilik adı altında nükleer santraller yaptırmıştır.

-Almanya ve Hollanda’da onlarca var.

Onlarca var. Geçenlerde İsviçre Zürih’e gittim ya da dünyanın bildiği Zürih, onun 15-20 km dışında bir zirveye hızla tırmandık, arkadaşlar bana orada oturmam için gösterdi. Zürih’i yukarıdan böyle görüyoruz. Sonra o an diğer tarafına baktım, nükleer santrale. E Zürih’e 20-30 km. Şimdi Amerika’da İngiltere var, Fransa var, Almanya var. Neredeyse tüm Avrupa ülkelerinde var. Rusya’da var, Çin’de var, her ülkede var: Peki neden bize yüklemediler? Çünkü dışa bağımlılığımız devam etmeli ve ekonomimiz yükselmemeli. Neden denizlerimizde gaz aramamızı sağlamadılar? Sadece kendi sondaj gemimizi aldığımızda arayabildik. Burada teröre bulaştık. Sadece meşgul olmadılar. Terörle mücadele için bir trilyon dolardan fazla harcadık. Bu para başka yerlere gitseydi. Maliyeti 3-5 trilyon doları geçerdi. Bakın bugün toplam 460 milyar dolar iç-dış, kamu-özel borcumuz var. Bunun iki katından fazlasını terörle mücadelede döviz olarak harcadık. Bu para harcanmasaydı bugünkü kişi başı milli gelir 11 bin dolar yerine 25 bin dolar, 30 bin dolar olacaktı. Bugün emeklimiz 7 bin 500 değil 15 bin lira alacaktı, taban ücretimiz 8 bin 500 lira değil 15 bin lira olacaktı. Artık Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini, emperyalizm için Batı’ya bağımlı kalmasını istemiyorlar. Bunun için de Türkiye’ye bakın, her yeri saran ABD’ye. Bir yanda PKK’yı, bir yanda Yunanistan’ı destekliyor, orada üsler kuruyor, havaalanları kuruyor, bu tarafta kalıcı üsler kuruyor, havaalanları kuruyor, kendince kontrolden çıkan Türkiye’yi hizaya getirmeye çalışıyor. Bunu 15 Temmuz’da darbe girişimiyle denediler, siyasetle, seçimlerle bir daha başaramadılar. ABD lideri ne dedi; Türkiye’deki arkadaşlarımızda değiştireceğiz dedi. The Economist kapağına koyar ve Erdoğan’ın gitmesi gerektiğini söyler. Kılıçdaroğlu gelsin diyor. Pekala, şu anda The Economist’in başında kim var? Sömürgeciliğin babası; Hızla sömürülen ve dünyadaki ülkelerin neredeyse tamamı sömürülen İngiltere, yeni hükümdarını 3 gün önce taçlandırdı, halen krallık ile monarşi ile yönetiliyordu. 15 ülke ona yönetici diyor. Şu anda 15 ülkenin hükümdarı. İskoçya’ya, Galler’e, İrlanda’ya yaptıkları ortada, Amerika’da yaptıkları ortada, Asya’da yaptıkları ortada, insanları öldürerek nasıl sömürdükleri ortada ve bu bize demokrasi dersi veriyor. . Sorumlu kişi kim? Başında, İngiltere’nin eski kolonilerinin şu anki yöneticisi var. Şu anda The Economist’i yönetiyor.

Efendim, Erdoğan düşmanlığının bir sebebi var mı? Batıda bu Erdoğan düşmanlığı varken, batıda bu ağır Erdoğan düşmanlığı varken seçmenin tercihini tekrar gözden geçirmesi gerekmiyor mu?

Neleri gözden geçirdiklerini görüyoruz ve bu seçimi başkanımızın kazanacağına yürekten inanıyorum. Sahada gördüğüm bu. Ana paydaş olarak, şu anda diğer kamu ittifakı paydaşlarıyla ilgileniyoruz. Ve inşallah bu 14 Mayıs Pazar günü sadece 3 gün 4 gün kaldı, inşallah sonucu hep birlikte görürüz. Sonuç Türkiye’nin tam bağımsız bir Türkiye olduğunu söyleyenlerin, devletin varlığını, vatanın bütünlüğünü ve milletin kardeşliğini ön planda tutanların zaferi olacağına inanıyorum.

“DÜŞMANLARIN NEDENİ BİZİM TÜRK VE MÜSLÜMAN OLDUĞUMUZ”

Efendim, elbette burada kitleler arasında husumetler var. Bir tarafta İslamofobiden bahsedebiliriz. Bu konudaki görüşünüz nedir? Bunu bize Müslüman olduğumuz için mi yapıyorlar?

-Şimdi tabii ki en büyük sebep Türk ve Müslüman olmamız. Çünkü Batı bunu şöyle algılıyor; Türk deyince İslam gelir, İslam deyince Türk gelir. Bin Ali 6 asır böyle bir şey gördü ve Osmanlı döneminde Selçuklularla başlayan 6 asırlık süreci Birinci Dünya Savaşı’na kadar çok takdir etti ve gördü. Efendim, Türkler çıkıyor diyenlerin tezi, Türkleri batıdan Avrupa’dan çıkarmak yetmez, Anadolu’dan çıkarıp geldikleri Orta Asya’ya göndermektir. hala yürürlükte.

Çünkü bunu görüyorlar; Türkiye hem İslam dünyasının hem de Türk dünyasının cumhurbaşkanı ülkesi ve lokomotif ülkesidir. Şimdi baktığınızda demokrasisiyle efendim, gücüyle, genç dinamik nüfusuyla, savunma sanayinde özellikle son dönemlerde kaydettiği atılımlarla, diğer yatırım alanlarındaki başarılarıyla ve başarılarıyla gördük. Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye arabulucu rolünde büyük bir misyon üstlenmiş ve başarılı olmuştur. Elbette Cumhurbaşkanımızın tecrübeli bir lider olması Türkiye’de bir kez daha büyük avantaj sağladı. Şimdi baktığınız zaman cumhurbaşkanlığı devlet adamlığı deneyimi istiyor. Nitelik kadar tecrübe de çok değerli. Başkanımız bu 21 yılda çok büyük tecrübeler yaşadı. Devlet adamlığı açısından bu durum başbakan, cumhurbaşkanlığı ve şimdi de yeni değişen başkanlık sistemi ile daha da değişti. Bu yüzden Türkiye’de güçlü bir lider istemiyorlar. Güçlü bir hükümet istemiyorlar. Tam bağımsızlığı hedefleyen bir hükümet, cumhurbaşkanlığı istemez. Dışa bağımlılık yani kendilerine bağımlı olmak istiyorlar. Yani Türkiye savaş uçaklarını, tanklarını, gemilerini ABD’den yapsın, Batı’dan yapsın, istiyor, muhtaç olmasını istiyor. Tabii artık Türkiye öyle değil. Türkiye kısa sürede neredeyse her şeyi kendi üretebilir hale geldi. Pandemi sürecinde tüm dünya ile birlikte büyük bir tecrübe kazandık. En büyük deneyimlerimizden biri ne oldu? Gıda, enerji, savunma sanayi ve ilaç sanayinde bir kez olsun kendi kendinize yeteceksiniz. Çünkü paranız olsa bile bu tür transferlerde elde edemezsiniz. Savaşta silah sağlayamazsınız. Fırat Kalkanı Harekatı’nda gördük. Pandemi döneminde ilaç ve aşı alamadığınızı gördük. Ekonomik krizde dışarıdan paranız olsa da iktidara gelemezsiniz, bunları gördük, yiyecek alamıyorsunuz çünkü herkes önce kendi ülkesine, kendi halkına bakıyor. Bu nedenle bu bahislerde büyük ataklar yapıldı. Bütün bunlar Batı’yı, özellikle de ABD’yi nasıl durdurabiliriz, nasıl durdurabiliriz diye karıştırırken, onlar bu seçimi çok değerli görüyorlar. Bunu değerli görüyoruz ve tarihi kritik bir seçim olarak görüyoruz. Neden? Başlanan projeler mutlaka tamamlanmalıdır. Mavi milli savaş uçağımız KAAN hangara indi ama teslimi 2028’de. Serbest Jetimiz hangardan çıktı ama teslimi 2025’te. Altay yeni nesil tankımız çıktı ama teslimine vakit var. daha yüksek modeller. Çünkü Akkuyu nükleer santralinde bunun için zaman var. Petrol arama ve doğalgaz arama faaliyetlerimiz devam ediyor, diğer yatırımlarımız… Hepsini durduracaklar. Yani Kılıçdaroğlu geldiğinde sadece PKK’ya değil, batıya da taviz verecek. Geleceğin ABD’si ‘Gelin bu savaş uçağı projesinden vazgeçin, bu S400’leri geri verin, sizi F35 projesine geri götürelim’ diyecek, ‘Tamam’ diyecekler, kabul edecekler. ‘Sen bu TCGD Anadolu’da çalışma, bu sana yeter mi, uçak gemisine ihtiyacın var mı, onu kullandıracağız’ diyecekler. Böylece tüm bu yardımı durduracaklar. Yani kendilerinden başka devletlerle iş birliği yapmak, proje geliştirmek, know-how alarak kadroya yatırım yapmak saldırılarımızda sorun çıkaracaklar. Bu çok net ve kesin. Ey Osman 300 milyar doları kim kime veriyor Allah aşkına? Yani Kılıçdaroğlu ziyarette bulunuyor. Sihirli bir değneği varsa, bir ziyarette 300 milyar dolar ve saf para bulmuşsa, aklı başında bir insan buna inanabilir mi? Peki bir devlet ya da finans kuruluşu neden Kılıçdaroğlu’na 300 milyar dolar versin? Karşılığında ne vereceksin? Bu açıklamalıdır. Tefecilerden mi alıyor? Tefecilerden alıyorsa Türkiye’nin geleceğini tayin ediyor demektir. Tıpkı uyuşturucu baronlarından alıyormuş gibi. Kaynağını açıklayabilir misiniz? Açıklamıyor. Daha sonra geri geldi, efendim. Burada 10 yıllık 30 30 30 yıllık bir yatırımdan bahsediyor. Şimdi bunlar hiçbir dayanağı ve gerçeği olmayan argümanlar. Bunlar sadece seçim propagandası için söylenen şeyler. Bizim insanımızda bunun bir karşılığı yok.

Bu arada, şimdiye kadar konuştuğumuz her şey buna dahildir. Peki bu masada HDP de var. Peki, milliyetçi görünüp milliyetçi görünmeye çalışan TOZLU Parti neden bu masada? Yani vatansever olduğunu iddia eden insanlar, sizin söylediklerinize göre farklı bir konumda olmalıdır.

-Şimdi DÜZGÜN Partisi herhalde kurulurken MHP’de daha çok siyasetle uğraşanlar efendim son dönemde Meral Akşener dahil diğer isimler bildiğiniz gibi MHP’den ayrıldı. Bunu başaramayınca bu heyetten döndüklerinde parti sürecine girdiler. Yani kuruluşunda bir taban tutabilmek için Milliyetçiliği ve idealizmi bir temel üzerinde sömürdüler. Geldikleri noktada daha önce de söyledim Meral Akşener Türk milliyetçisi değil. Meral Akşener’in partisi ne Türk milliyetçisi bir parti ne de milliyetçilerin partisi.

-Maske olarak mı kullandı?

Tabii ki maske olarak kullandı ve çöpe attı. Dün mü yoksa önceki gün mü? Partisinin ve kendisinin merkezde bir yerde durduğunu belirtti. Yani ben ona ‘Sen sahte milliyetçi değilsin, sen sahte milliyetçisin, sen sözleşmeli milliyetçisin’ diyorum çünkü günlerdir terörle işbirliğine göz yumuyor ve ses çıkarmıyor. Cevap vermek yerine bana hakaret ediyor. Cumhurbaşkanımıza hakaret ediyor ama Pervin Buldan hakkında ne Kılıçdaroğlu’na ne de başkasına söz edemiyor. Burada Van mitinginde zafer işareti yapanlara tek kelime edemiyor. Şimdi durum bu, durum belli. Dolayısıyla ne Meral Akşener milliyetçidir ne de partisi milliyetçidir. Asla milliyetçi değildir. Şu anda tamamen Atatürkçü değil. Çünkü Atatürk bu sıkıntılarda çok milli durdu. Yani Atatürk’e baktığınız zaman Atatürk devleti hangi temeller üzerine kurmuştur? Şimdi Kılıçdaroğlu harelde fazla ileri gittiğinde iki şey söylüyor. O ne söylüyor? Vatan ve bayrak bizim için vazgeçilmez mi? Efendim, memleketin bütünlüğü nerede? Şimdi, Atatürk devleti, Türkiye Cumhuriyeti’ni hangi temeller üzerine kurmuştur? Bir göz at. Kemal Kılıçdaroğlu neden tüm bunları şimdi vurgulamıyor? Çünkü HDP üzerinden PKK’ya verdiği sözler var. ABD’ye ve diğer batılı emperyalist güçlere söylediği sözler var.

KAYNAK: HABER7

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu