Haber

Ekrem İmamoğlu: Cumhurbaşkanının Dünkü Konuşması Görev İhmalidir”

Haber: GAYE ŞEYMA CAN / Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, yerel yönetim iktidar partisiyle aynı olmadığı sürece hizmet olmaz sözlerini eleştirdi. İmamoğlu, “Cumhurbaşkanının Hatay’daki sözlerini dinlediniz mi? Bir insanda böyle bir duygu yoktur. Bu onun kendisine ve partisine neden iltifat etmediğinin, depremzedelere isteyerek yardım etmediğinin ifadesidir. Hatta on binlerce canın öldüğü bir ortamda. Seçimlere bir buçuk ay kaldığını kendisine söz veriyorum. “Kabul ettiği bu durumdan dolayı korkutarak siyaset yapacak ve halkın oyunu arayacaktır. Dün yapılan konuşma görev ihmalidir. Binlerce insanı çadır yaşamına mahkûm etmek, onlara insani destek sağlamamak bunu ifade etmenin yoludur. Ne için? Oy için” dedi.

İBB kuruluşu İETT, toplu ulaşıma yönelik yeni ve yenilikçi yatırımlarına devam ediyor. Bu kapsamda akıllı ulaşım sistemlerine sahip 150 adet daha güçlü ve konforlu otobüs satın alındı. İETT’nin satın aldığı 150 yeni otobüsün ilk 20’si filoya katıldı. Geri kalan 130 kişi ise Nisan ayına kadar filoya katılacak. İETT’nin İkitelli Garajında ​​bugün düzenlenen “İstanbul’un Yeni Otobüsleri Tanıtma” programına Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi ve CHP Başakşehir Belediye Başkanı Adayı Mesut Öksüz de katıldı.

“BU KURUMLAR ÖZEL KURUMLARDIR”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İETT kurumumuz 153 yıllık İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çok özel ve kadim kurumlarından biridir. Geçtiğimiz hafta İSKİ kurumumuzun emeklileriyle rutin bir toplantıya katıldım. Geçmiş genel müdürlerimizden arkadaşlar.Geçmişte o kurumda çalışmışlardı.Orada insanlar vardı.Gurur duydum.Çünkü İSKİ İstanbul su idaresi,İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kadim kurumlarından biridir ve şu anda 90 yılı aşkın bir geçmişe sahiptir. Halkımızın evlerine temiz içme suyu yine atık su yönetimi ve özellikle çağımızda farklı yetki alanlarında, özellikle İstanbul’da yaşam vadilerinde, dünyanın daha yeşil bir yer olması için özgün adımlar atan, pahalı bir kurumuz. Her kuruma özenle saygı duyulması ve süreç ve süreçlerinin her zaman takip edilmesi gerekirken, biz toplum olarak yöneticiler ve aynı zamanda siyasi partiler olarak farklı nokta ve konumlarda yer alıyoruz. Kim olursanız olun bu kurumlar hakkında konuşurken çok dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü bunlar bize geçmiş nesillerden aktarılan ve gelecek nesillere taşımakla yükümlü olduğumuz özel kurumlardır. “İstanbul’da İETT toplu ulaşımında belki de en büyük göreve sahip olan kurumumuz tam da budur” dedi.

“İETT OTOBÜSLERİ BİR GÜNDE DÜNYAYI 32 DEVİR ETMEKTEDİR”

İETT’nin günde 5 milyona kadar sefer gerçekleştirdiğini kaydeden İmamoğlu, “Bunu şehrimizin her noktasında gece gündüz gerçekleştiriyor. Öyle ki İETT’nin sadece bir günde kat ettiği mesafe 1 milyon 255 bin kilometre” Yani İETT’nin otobüsleri bir günde dünyanın çevresini dolaşıyor.” 32 kez yeterli sayıda yolu kaplıyor. İETT’miz böylesine kıymetli ve değerli bir misyonu yönetiyor ve binlerce insanımızdan, çalışanımıza, yöneticimizden işçimize kadar 16 milyon insanımıza çok özel bir hizmet sunuyor. Bu kapsamda 150 adet daha güçlü, konforlu, akıllı ulaşım sistemi kuruluyor. Yerli üretim otobüsleri şehrimize kazandırdık. Bunlardan 20 tanesi şu anda üretimde ve bugün itibarıyla görevlerine başlayacak. Kalan 130 adedin teslimatının önümüzdeki hafta ve aylarda tamamlanarak İstanbul Büyükşehir Belediyemize ait İETT kurumumuza ait otobüs filosunun daha da gençleşmesine olanak tanıyacak ve “Özellikle bu kapasite ve araçlarımızla daha etkin hizmeti güçlendirmeye ve yaygınlaştırmaya devam edeceğiz. Bu büyüklükte, bazı hatların eksik olduğu bölgelerde, özellikle iç ilçelerde ya da köy yolu olarak tanımlayacağımız bölgelerde” diye konuştu.

“BURADAN KALEM VE MÜREKKEP UZAK TUTUP, İŞİMİZE AYKIRI BİR TUTUMLA İMZA VERMEYEN, BİR GÖREVİ YÜRÜTMEYEN YÖNETİCİLER VAR”

İmamoğlu, “Bizim çabamız İstanbul’un daha iyi hizmet almasıyla ilgilidir.”

“Gerçekten cömert bir bütçe yöneterek, bu şehrin hafızasından atıkları silerek bu keyifli hizmetleri İstanbul’a kazandırıyoruz. 150 otobüsümüz, arkamızda gördüğünüz başlangıç ​​olan 20 otobüsümüzle birlikte hayırlı ve uğurlu olsun. İstanbul’umuz için, aldığımız ve almak istediğimiz tek araç bunlar değil, bazen biliyorsunuz imza krizi oluyor, bazen UKOME’de imza ve karar alınamıyor, örneğin 400’e yakın yeni hatla ilgili kararımız. UKOME’de beklemede. Ya da Beylikdüzü, Avcılar, Küçükçekmece’de üç belediye başkanımız var. Yaklaşık 3.5 milyon kişinin parasını buluyoruz. “Bir imza, mürekkepli, kalemli bir imza, ihalenin yapılmasını garanti etmez.” Beylikdüzü metrosunun kredisini bulduğumuz seviyede hızla başlatabiliriz. Bakın sadece bu imzayla yatırım planına dahil olan bir işten bahsediyoruz. Yani bir kurum başka bir kuruma kefil olamaz. İstanbul Prestijli bir şehir olan İstanbul, dünyanın en kadim ve güzel şehridir. İstanbul’daki her kurum devletimizin ve milletimizin kurumudur ve itibarlıdır, özellikle bütçeyi bizim gibi şeffaf, hesap verebilir, ahlaklı ve erdemli bir şekilde yönetirseniz dünyadaki her finans kurumu size özel önem verecektir. Buradan kalemi, mürekkebi uzak tutarak imza atmayan, bu tür hamlelerle işimizi aksatacak davranışlarda bulunan yöneticiler var. Bu benim üzüntüm. Bu, UKOME’ye katılım şeklinde yan yana düzenlenmiş talimatlarla birden fazla kez el kaldıran insanlar gibi davranan bir heyettir ve bu nedenle atılmayan imza daha da acıdır. Bu Cumhurbaşkanına kadar uzanan bir uygulamalar zinciridir. Ama şunu söyleyeyim. İmzalar atılmamış olsa da çalışmalarımızı hızla sürdürüyoruz. Metroyu da kapatıyorlar. Bunu da engelliyorlar. Bunu da engelliyorlar. Önemli değil. Evet, 300 otobüs alımı kararı parlamentomuzdan ortak imzayla çıkmış olmasına rağmen, hızlı bir şekilde alıp faaliyete geçirebileceğimiz metrobüse 300 araç ekleyeceğimiz bir ortamda imza atmamızı engellemeye çalıştılar. hızlıca. İstanbul’da vakit kaybetmemize sebep oldular ama biz ne yaptık? “İstanbul Büyükşehir Belediyemizin İETT kurumuna kendi bütçemiz dahilinde 5 yıllık süremizde 252 metrobüs kazandırdık.”

ENGELLENMESEYSE 300 OTOBÜS DAHA ALABİLİRDİK: 150’si yeni otobüs olmak üzere 293 otobüsü daha İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kazandırdık. Bakalım 4 buçuk yıl içinde önümüz kesilmeseydi 300 otobüs daha alabilirdik. Bu kadar aracı kurumun olduğu bir dönem oldu mu? Ayrıca yılların ihmalini de düzeltiyoruz. Bunun üzerine yeni bir düzen, yeni bir sistem başlattığımız ve İETT’nin hizmet vermeye başladığı Adalar’da 252 araç sistemimize katıldı. Hatta İstanbul Büyükşehir Belediyemizin kuruluşu olan İETT’ye farklı statü ve ortamlarda 800’e yakın aracı kazandırdık.

yıpratmak için her yolu denediler: İETT bu dönem ve bu dönemdeki hizmetleriyle tarihte hiç olmadığı kadar başarılı bir seviyeye ulaştı. Tabii şunu da söyleyeyim. Büyük bir başarıyla zirveye hep birlikte ulaştık. Bizi başka bir konuda zirveye çıkarmaya çalıştılar. İETT her zamankinden daha fazla iktidarın ve medyanın hedefi haline geldi. Neden biliyor musun? İETT’de bir sorun yok. Hiçbir zaman rutinin ya da ortalamanın gerisine düşmeyen bir hizmet alanı olan İETT’de denetimler vb. alınan pek çok önlem var… Bu vasıfta kurban seçmişiz gibi İETT’yi sadece karalayarak nasıl lekeleyebiliriz? ​Ekrem İmamoğlu’nun belediye başkanlığı döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çalışma alanı? Bunu zayıflatmak için basın, medya ve kendi siyasi figürleri aracılığıyla bu kadim kurumu ve onun binlerce çalışanını yıpratmak için her yolu denediler.

İŞİMİZİ ETİK OLARAK YAPIYORUZ: Çok utanç vericiydiler. Çok şerefsizlerdi. Sana bir şey söyleyeyim. İETT’nin tüm kadim hizmetlerini bile zan altında bırakacak eylem ve girişimlerde bulundular. Ama şunu söyleyeyim. Bu kurumlara zarar vererek çıkar sağlama anlayışıyla hareket eden siyasette kazanamaz. İnsanlıkta da kazanamaz. O da hiçbir şey kazanamaz. Sanırım bugün kazandım. İnsanların kalplerinde kötülük ve kara leke bırakmaya çabalıyorlar. Tanrıya şükür. Bu lekenin kardeşinize, yoldaşlarıma, meslektaşlarıma, doksan bini aşkın emekçiye, fedakar meslektaşlarıma değmez. Çünkü işimizi etik, kaliteli ve kimlikli yapıyoruz. Kötü söz söyleyene aittir. Oldu. Öyle kalacak.

KURUMSAL RENKTE BİRLEŞEN OTOBÜSLER: Özellikle İETT’nin kurumsallaşması konusunda çok güzel şeyler yaptık. İster özel halk otobüsleri, ister mor renkli operatör araçları olsun, hepsi İETT’nin sarı kurumsal rengi altında birleşiyor. Bunu neden yaptık? Böylece İstanbul halkına çok daha kaliteli hizmet verebiliriz. Eskiden tam bir karmaşaydı. Hayır efendim. Böyle bir arıza var, böyle bir sorun var. Vay, bu bir halk otobüsü. Evet halk otobüsü. Farklı bir statüsü var. Farklı sorumluluk alanları var ama sonuçta İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İETT ile sözleşmesi var. Bu alanlarda çalışan İstanbul halkına hizmet veren alanlar. Dolayısıyla o kontrol eksikliğini ortadan kaldırmak adına sarı araçlar şeklinde kurumsal kontrol altında topladık. Peki o kontrolsüzlükte, önceki kontrolsüz düzende neler oluyordu? Hatırlamak gerekiyor. Bazen kolayca unuturuz. Biliyorsunuz bizimle uğraşıyorlar, bırakın istedikleri kadar uğraşsınlar. Bakın önceki dönemde maalesef o kontrolsüz dönemde onlarca ölümlü otobüs kazası yaşandı.

O DÖNEMDE BİZİM YAPTIKLARIMIZ YAPILSA 4 İSTANBUL VATANDAŞIMIZ HAYATINI KAYBETMEZDİ: Çok acı olaylar yaşandı. Yıl 2014 Beykoz Kavacık’ta özel halk otobüsü kaza yaptı. ve ne yazık ki otobüs. Bir anda alevler içinde kalıyor. Ve ne yazık ki o yangında yanan otobüste 4 vatandaşımız hayatını kaybetti. Uzman incelemesi çok acı bir gerçeği ortaya çıkarıyor. O halde neden beklenmedik bir şekilde trajik bir yangın çıktı? Dönemin yöneticilerinin büyük bir eksikliği ve büyük bir kontrol eksikliği nedeniyle mevcut araçta dizel yakıt yerine yanık yağın kullanıldığı bilirkişi raporlarında görüldü. O kazada 4 İstanbullu hayatını kaybederken, dönemin yöneticilerinin ilgisizliği ve tedbirlerin alınmaması nedeniyle vatandaşlarımız hayatlarına veda etti. Peki bu dönem bize neler getirdi? Bu araçların, yani diğer araçların yakıtını da biz karşılıyoruz. En güvenli yerlerden biri. Yakıtları tertemiz bir şekilde araçlara konuluyor ve takip ediliyor. Bu çok açık. Eğer şu anda yaptığımız şey o dönemde yapılsaydı 4 vatandaşımız hayatını kaybetmeyecekti. Maalesef bugün İETT’yi suçlayanların geçmişi o kadar korkunç olaylarla dolu ki, anmak, hatırlamak bile istemiyoruz.

ADALETE VE KALKINMAYA BAKIN. BU ÇOK ACI BİR FOTOĞRAF: Bu tür kötü sözlerle, iftira niteliğinde kötü imajlarla insanlara hizmet eden zihniyete lütfen kulak asmayın. Prestij yapmayın. Şunu söyleyeyim: Eksik olabiliriz, hata yapabiliriz. Biz yöneticileriz. Gideceğiz ve özür dileyeceğiz. Milletimizden gizli hiçbir şeyimiz yoktur. Yol kenarına baraj kurduklarını gördün. İşi bir ajansa verdiler. Bize ajans ajansı diyorlar biliyor musun? Ayrıca İstanbul’un her yerinde çekim yapma iznini aldılar. Otobüsün önü ve arkası yanıyor, duman izlenimi veren bir görüntü… İçerideki adam da bunu açıklıyor ve zavallı adam, 15 bin liramız var diyor. Ajansın patronu kim? Adalet ve Kalkınma Partisi. Adalete ve kalkınmaya bakın. Bu çok üzücü bir fotoğraf.

BİR BELEDİYE BAŞKANI BİR BİREYLE DAVAŞ BİLE YAPAMAZ: Yönetim anlayışı, insanın topluma hizmet anlayışının tek karşılığıdır. Ne var biliyor musun? Oy. Bak dün gibi hatırlıyorum. Başakşehir’i işaret ederek, benden önceki dönemde merhum Topbaş’ı görevinden istifaya zorlayan anlayışın yerine bir arkadaşını atadı. Ne dedi? ‘Bize oy verenlere elbette metro yapacağız’ dedi. Bunu halkın önünde konuştular ve miting yapar gibi alkışladılar. Bazı arkadaşları onu alkışladı. Dedim ki bu nasıl bir belediye başkanı? Bu bir utanç. Durum bu değil. Yani bir topluluğun belediye başkanı olan her kişi, o gün itibariyle herkesin belediye başkanıdır. Ben her zaman söylüyorum, belediye başkanı tek bir kişiye bile kızamaz. Birinin elini bile itemez. Herkesi dinlemekle yükümlüdür. Adaletin dağıtılmasından sorumludur. Garip olduğunu düşündüm. O kişiye karşı hissettiğim tuhaf duyguları geri alıyorum. Çünkü onun hiçbir suçu yok.

DÜN YAPILAN KONUŞMA GÖREV İHMALİNDENDİR: Hatay’da Cumhurbaşkanı’nın sözlerini dinlediniz mi? Aslında bunlar analiz edilmesi gereken sözler. Vicdanla analiz edilmesi gerekiyor. Yasal olarak muhtaç durumda. Psikolojik analize ihtiyacı var. İnsanlığa dair böyle bir duygu yok. Olamam. Bu, deprem bölgesinde onbinlerce insanın hayatını kaybettiği bir ortamda bile neden kendisine ve partisine iyilik yapmadığı için depremzedelere gönüllü olarak yardım etmediğinin ifadesidir. Başka bir ifade değil. Neden? Seçime bir buçuk ay kaldı diye, itiraf ettiği durum nedeniyle insanları korkutarak siyaset yapacağını, halkın oylarını arayacağını söylüyorum. Bana göre bu iş, bu üslup, bu tavır, bu tür davranışlar siyasetin konusu değildir ve toplumun vicdanına emanettir. Peki ne olacak? Hatay halkı sizden korkup size oy vermek için acele mi edecek? veya başka bir şehir. Bu bir tıp meselesidir. Manevi açıdan incelenmesi gerekir. Bu ifadeler hafife alınmamalıdır. Peki ya bir ülkenin başına gelen bir insanın, hepimiz ondan bunu bekleriz. Toplumun her kesimine adaleti dağıtan, toplumun her kesimi hakkında yerinde ve güzel konuşan bir insanın dilinde kötülük olabilir mi? Tanrı aşkına. Üstelik rütbeniz arttıkça başınız öne eğilir. Alçakgönüllülüğünüz artıyor. Çiftçiyle, işçiyle, patronla oturuyorsunuz fark etmez… Öğrenciyle, çocukla, kadınla, köylüyle, kentliyle, sanatçıyla… Aynı seviyede konuşuyorsunuz. aynı bakış açısı. Bu nasıl bir anlayıştır? Efendi, hükümdar, hakim! 31 Mart’ta milletin efendi olduğunu öğrenecekler. Millet, bey, millet. Sen efendi değilsin. Dün yapılan konuşma bir görev ihmalidir. Binlerce insanı çadır yaşamına mahkûm etmek, onlara insani destek sağlamamak bunu ifade etmenin yoludur. Neden? Oylar için. Bir ülke düşünün. Yani tüm vatandaşlarını kucaklaması gereken bir insan, kendi vatandaşına sizin partiniz farklı olursa ben zulmü konuşurum diyecek kadar umursamazdır ve bunu itiraf etmektedir.

BU TEHDİTİN CEVABI MİLYONLAR OLACAK, GÖRECEKSİNİZ: Yunus Emre’nin çok güzel bir sözü var; ‘Zulümle nankörlük yapan kişinin ömrünün sonu perişan olur’. Onun için milletimiz bu tehdidi yutmayacaktır. Bu millet bu tehdide öyle bir karşılık veriyor ki… Çok büyük bir demokratik tepkiydi. 31 Mart’taki seçimi 6 Mayıs’ta iptal ettiler, 23 Haziran’da aldıkları cevaba göre 13 bin oyu hafife aldılar, fark 806 bin oya çıktı. Bu tehdide verilecek cevabın milyonlarla olacağını göreceksiniz. Milletimiz bu tehdide sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin her yerinde demokrasi işareti olarak karşılık verecektir. Efendim, eğer merkezi yönetim ile yerel yönetim el ele vermez, dayanışma içinde olmazsa o şehre bir şey olmaz dedi. Affedersin? Tehdide bakar mısın? Peki bunun neden bir tehdit olduğunu biliyor musun? Neden tehdit? Sana söyleyeyim. Kaygıdan korkuyorlar. Neden ve neden korkuyorlar? Koltuklarını kaybetmekten korkuyorlar!

ŞEHİR YÖNETİMLERİNİ BİZE VERİN DE, ŞEYTAN AZAPTA OLARAK KENDİLERİNİ DÜZENLEMEYE DEVAM EDebilsinler: Titriyorlar. Milleti tehdit ederek oy gasp etmeye çalışıyorlar. Sevgili İstanbullular bu hileyi yutmadınız ve yutmayacaksınız. Sana bunu söylememe izin ver. Kendini her zaman aldatılmış olarak tanımlayan bu kesim, bu bir avuç insan, her zaman olduğu gibi şimdi de toplumu, milleti kandırmaya, kandırmaya çalışıyor. İstanbul’da belediyeyi kazanıp atom karıncaları gibi çalışmaya başladığımızda başları döndü. Ne dedim? 18 günde bile yaptığımız çalışmalarla bunu ortaya koyduk. Gösteri onları çılgına çevirdi, seçimi iptal ettiler. O zaman ne dedim? 4 buçuk yılda bunları yok edeceğiz. Çıldıracağımızı söyledim. Bu yüzden o günden beri panik içindeler. Bu yüzden her gün saldırıyorlar. Biz aynı anda 10 metro yapmaya başladığımızda paniğe kapıldılar. Nasıl yapıyorlar? On binlerce insanın yeraltında çalıştığı bir İstanbul yarattık. Yıllardır yapamadıkları 3 metronun da çalışmalarına başladılar. İstanbul Havalimanı metrosu iki üç yıl geç tamamlandı çünkü biz varız. Aksi takdirde bunu da bitiremezler. Onlara nasıl çalışacaklarını hatırlattık ve öğrettik. İstanbul kazandı. Rekabet İstanbul’a başarıyı getirdi. Hatırlayın, hem merkezi hem de yerel yönetimler oradayken ne durumdaydı? 10 metro hattı durmuştu ve şehre çivi çakılmıyordu. Bakın, bu tamamen rahatlık ile ilgili. Mecidiyeköy Meydanı’nın perişan halini hatırlayın, gidin şimdiki durumuna bakın. Sarayburnu’nun çöplüğünü hatırlayın, şimdi gidin elmas gibi haline bakın. Beşiktaş Meydanı, Kartal Meydanı. Üsküdar’ın denizle iç içe olduğu zamanları hatırlayın, şimdi gidin Üsküdar’a giderken türkü eşliğinde yağmurda Üsküdar kıyılarında dolaşın. İstanbul’un her noktasına milyarlarca liralık yatırım. Hem yerele hem de generale verirseniz, hele onlar da milleti yönetmek, milleti korkutmak anlayışıyla hareket ettikleri, bu kadar zor bir görevi yapmadıkları anlayışına sahiplerse, bu yaptıkları yanına kalır kardeşim. Onun için milletimizin yerel seçimlerde şehir yönetimlerini çok daha güçlü bir şekilde bize vermesini istiyoruz. Onu bize ver de, sanki şeytan azap içindeymiş gibi kendilerini toparlamaya devam etsinler. Artık kendilerini düzene sokacak durumda değiller. Bu farklı ama umarım verirler.

BU DİLE HAK ETTİĞİ CEVAP VERİLECEKTİR: Millete efendi, hatta efendi gibi davranmaya çalışan bu millet, asıl efendinin vatandaş ve millet olduğunu 31 Mart’ta gösterecektir. Göreceksiniz ki 31 Mart’ta bu millete çok daha güçlü hizmet edeceğiz. Kendisini tehdit eden bu yöneticilere bu tür dillere hak ettiği cevabı verecektir.

DEDİ: “Sisi’ye mi, Binali Bey’e mi oy vereceksiniz?” BİNALİ MEYDARLARDA BAY DA BAĞIRDI. VEYA SISTI: Bu kadar sahte kabadayılıkla olmuyor bu işler. NATO’ya ‘İsveç’i almayacağız’ dediklerini hatırlıyor musunuz? İsveç’i terör yuvası olarak nitelendirdiler. Peki ne oldu? Bu sözlerin söylenmesinden sadece bir ay sonra İsveç NATO’ya üye oldu. Doğru mu? Unutma, benim hakkımda bir şeyi hatırla. Peki 2019’da seçimi kazanmak için bana ne dedi? Sisi dedi. “Sisi’ye mi yoksa Binali Bey’e mi oy vereceksiniz?” O sordu. Meydanlarda bağırdı: Binali Bey mi, Sisi mi? Ne oldu. Gelecek hafta onu ziyarete gideceksin. Bunları neden anlatıyorum biliyor musun? Yapılan çalışmalara ve sözlere bakarak önümüzdeki dönemde işimizin ne kadar değerli olduğunu, milletimize hizmetlerimizi daha güçlü anlatmamız gerektiğini, daha büyük iş birliği içerisinde hareket etmemiz gerektiğini hatırlatıyorum.

SİZİ KORKUTARAK BENİM SÖZÜMLE OYUNUZU ALMAYA ÇALIŞAN ANLAYIŞA EKSİKSİZ CEVAP VERECEĞİNİZE YÜCE İNANIYORUM: Vatandaşlarımıza söylüyorum, sizi tehdit eden, sizi korkutarak oyununuzu almaya çalışan zihniyete gereken cevabı vereceğinize yürekten inanıyorum. Üstelik söylediklerinin tersini yapan şehirler, Türkiye’nin hizmet alma konusunda en şanslı şehirleri oldu. Çünkü söylediklerinin tam tersini yapmasıyla ünlü. Milletimizin gereğini yapacağını göreceksiniz. Ne yazık ki, bugün ekonomiyi, enflasyonu, insanların yaşadığı yoksulluk ortamını, dar gelirlilerin durumunu, emeklilerin durumunu ve üç haneli enflasyona doğru gittiğimizi düşününce, bu tehdide aldanmayın sevgili vatandaşlarım. .

ÇOK DEĞERLİ HİZMETLER SUNUYORUZ: Bugün İstanbul genelinde çok değerli hizmetler veriyoruz. İstanbulluları İETT’nin değerli yenilikçi hizmetleriyle buluşturuyoruz. Sizlere İETT’nin kazananlarından birkaçından bahsetmek istiyorum.

İETT tarihinde ilk kez; 280 yolcu kapasiteli, çift körüklü, güçlü, konforlu ve akıllı ulaşım sistemlerine sahip yerli üretim otobüsleri şehrimize kazandırdık. İBB olarak ilk otobüsün dizelden elektriğe dönüşümünü kendi imkanlarımızla gerçekleştirdik. Ulusal standartlarda 10 farklı muayene istasyonu kurduk. İETT bünyesindeki tüm Özel Halk Otobüslerini kontrol altına alarak bu araçların tamamında ilk kez sürücü duygu durum analizi, kaza uyarı sistemi gibi kapsamlı bir dijital dönüşüm projesini hayata geçirdik. İstanbul’da kapalı duruş oranını ilk kez %35’ten %46’ya çıkardık. İlk defa 39 ilçenin tamamında hizmet vermeye başladık ve İETT’nin erişilebilirlik oranını %99’a çıkardık. Bugün İstanbul genelinde maksimum her 500 metrede bir İETT durağımız bulunmaktadır.

KADIN İSTİHDAMI: İETT tarihinde hiçbir kadın şoför görev yapmamıştır. Bu dönemde ilk kez başlattığımız uygulamayla İETT’de ilk kez kadın şoför çalıştırmaya başladık ve bugün kadın şoför sayımızı 155’e çıkardık. Kadın çalışan sayımızı %85 artırarak 3 katına çıkardık. kadın yönetici sayısı Tüm bunları yapabilmek için idari beceri, organizasyonel ve mali beceri gereklidir ve liyakat gereklidir. Milletin kurumlarını milletin çocukları ile yönetmek. Bizler bu ahlakın temsilcileriyiz. Ama hepsinden önemlisi adalet duygusu, vatan ve millet sevgisi gerekiyor. ‘Bize oy vermeyen yerlere metroya binmiyoruz’ diyorsanız vatandaşlarımızın onlara ders vermesi gerekir. Her şey çok hoş olacak. Yöneticiler bir süreci nasıl anlatmaya çalışsalar da, yolcuların partisini bile sorsalar, biz herkese milletin evladı olarak bakmaya devam edeceğiz.

ENERJİMİZ ÇOK YÜKSEK: Bizler 86 milyon insana eşit hizmet etmeyi amaç ve unsur olarak benimseyen ve buna sadık kalan insanlar olduk ve olmaya da devam edeceğiz. İnanın bu anlayışla İstanbul’u çok daha güzel günlere taşımak için kararlılığımız ve enerjimiz çok yüksek. Elbette 20 otobüs için geldik buraya ama inanın bu sözleri duyunca endişeleniyor, yüreğiniz acıyor. Bu konuları halkımızla tartışmamız gerekiyordu. Yarın yaşadığımız o depremde, o acı depremde onbinlerce insanımız hayatını kaybetti. Hayatımızı kaybettiğimiz, ciğerlerimizin dağlanıp parçalandığı depremin yıl dönümü. Yarın Hatay’da olacağım. Sevgili Genel Liderimizle. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak Kırıkhan’da bir lisenin temel atma törenini İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin değerli çalışanlarının özenli katkılarıyla gerçekleştireceğiz. Deprem döneminde katkılarımızı sağlamak amacıyla Kırıkhan’a bir lise kazandıracağız. Elbette deprem bölgesinde katkılarımız ve takiplerimiz devam ediyor. Yarın, bu acı günün yıl dönümünde, kaybettiğimiz canlar için dua edeceğiz ve biliyoruz ki, kaybettiğimiz canlarla birlikte 11 ilimizde yaşamını sürdüren insanların ekonomik standartları da düştü. Eğitim standartlarının düştüğünü biliyoruz. Yaşam koşulları çok kötü. Orada bazı hizmetlerin gerektiği gibi ve zamanında yerine getirilmediğini biliyoruz. Ama sana şunun sözünü veriyorum. Görevimiz, mevkiimiz ne olursa olsun, o 11 ilde yaşayan insanımızın seviyesini bu ülkede yaşayan her insanın seviyesine eşitleyene kadar gece gündüz çalışacağımızı o bölge halkına iletmek istiyorum. milletimize layık olabilmek için o coğrafyada yaşayan halkımızın dua ettiği, teşekkür ettiği hizmetleri biz de yapacağız. Allah bizi önce onlarla, sonra milletimizle, sonra da İstanbullu hemşerilerimizle utandırmasın. Otobüslerimiz İstanbul’umuza hayırlı ve uğurlu olsun. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”

YÜKSEK KONFOR VE GÜVENLİK EKİPMANLARI: Ekrem İmamoğlu, konuşmasının ardından 20 otobüs önünde İETT Genel Müdürü İrfan Demet’ten de bilgi aldı. Yaklaşık 1 milyar TL’lik yatırımla İstanbul’a getirilen araçlar, konfor ve güvenlik donanımlarıyla dikkat çekiyor. 12 metre uzunluğunda ve 100 yolcu kapasiteli otobüsler 300 beygir gücüne sahip. Araçta dijital kameralı ayna sistemleri, anlık sürücü ruh hali analizi ve yolcu sayma sistemleri bulunuyor. “Ayrıca Filo Yönetim Merkezi ile araç bilgilerinin anlık olarak paylaşılabilmesi, sürücü kaza uyarı ekipmanları, Telemetri Sistemi ve sürücüye yönelik görüş kameraları da aracın diğer sistemleri arasında yer alıyor.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu